Öncelikle, yemek artıklarını toplamamızda araç olarak yardımcı olduğu için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyorum…
Pazartesi, Çarşamba, Cuma günleri olmak üzere İzmir Büyükşehir Belediye araç şöförü ve şopen çalışanımız Emin artıkları almak üzere Tepecik Ssk. Hastanesi‘nde saat 13:00’de buluşur ve ardından Tepecik Ssk. artıkları alınır…
Sonra 1 yıldan fazladır yemek artıklarını almak için inatla çabaladığımız ve yeni başlamış olduğumuz Swiss Otel‘e giderek artıklar alınır…
Otel artıklarından henüz tam randıman almasakta kısa zamanda bolca alacağımıza inanıyorum…
Otel artıklarını almamızda yardımcı olan Funda Savaşçın ve Yasemin hanım‘a teşekkür ediyorum…
Dokuz Eylül Hastanesi artıklarını almak üzere yola çıkar araç, adeta zamanla yarışarak hareket eder arkadaşlarımız, çünkü İzmir Büyükşehir Belediye araç şöför arkadaşımızın mesai bitiş saatine yetişmesi lazım…
Elemanımız Emin, Dokuz Eylül Hastane yemek artıklarını da toplar, sonra Takev Alman Lisesi artığını almak için giderler, oradan doğru narlıdere’den Tuncer bey’in yönlendiği yerden ekmekleri alır…
Sonra Gaziemir Serbest Bölge‘de olan Espaş‘a uğrar ne varsa ekmek olarak alınır ve barınağa doğru yola çıkılır…
Araç barınağa gelince çok hızlı olarak boşaltılır ve İzmir Büyükşehir Belediye aracı yıkanır ve yolcu edilir…
Doğrusu yazmadan edemiyeceğim; araç olarak bizi hiç üzmeyen şöför arkadaşlarimiz oluyor, mesai bitiyor geç kaldık diye hiçbiri tafra yapmayıp yemekleri almamız için yardımcı olmaya çalışıyorlar…
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri‘nde çalışan şöför arkadaşlarımızın hepsine gönülden teşekkürler ediyorum…
Günler kısa olduğu için araçtan inen artıklarımızı hızlı bir şekilde elemanlar ve ben ayıklıyoruz…
Yemek toplayan emin kardeşimiz biraz soluklandıktan sonra gelen kemikleri dışarda yaşayan çocuklara dağıtır…
Sonra sıra dışarda yaşayan anneli bebeklerimize gelmiştir, onların beslenmesinden Emin abileri sorumlu olduğu için yolunu gözlerler….
Emin, bebekler için ayıkladığımız yemekleri alır ve onlar için yapıp koyduğu kulubeleri dolaşmaya başlar, doyurmak için…
Yemeklerini iç kısma koyar, dışardaki öteki köpecikler yemesin diye…
Kafes içinden çok, dışarda yaşayan köpeğimiz var, sevmiyorum onları hapsetmeye, gönlüm istiyor hepsi özgür yaşasın…
Yaşadıkları kadar yaşasınlar ölürlerse de tutsak değil özgür ölsünler…
Onun için barınak saray olmuş hiç umrum değil, isterse şato olsun değil mi ki hapishane…
Zaten barınağa gelinceye kadar çok korkular yaşıyor yavrucaklarım…
Benim olduğum yerde yaşamasınlar istiyorum…
Şikayetlere gelince kırla oluyor, artık sık, sık muhtarlar ile görüşüyorum…
Baktılar bu kadının gideceği yok, artık onlarda kabullendiler köpecikleri…
Tek sıkıntımız yemek artıkları ve ekmek oluyor, aslında o kadar çok çöpe atılanlar oluyor ki, halbuki çöpe gideceğine verseler bize…
Yemek aldığımız yerleri yazınca ”kimbilir ne çok” diye düşünülebilir…
Bazen çok yiyorlar sanırım araç dolu olmuyor…
Dolu dolu gelince hepimiz seviniyoruz…
”Aferin Emin” diyoruz, sanki yemekler Emin’in fabrikasından geliyormuş gibi…
Çocuk zaten çöp konteynerlerin içine girip onları topluyacağım diye canı çıkıyor…
Zaten araç tepeleme dolu olsada ancak yarısı doyuyor…
Lütfen varsa tanıdıklarınız yemek artığı bulmamızda yardımcı olun, bilhassa yemek fabrikaları, keskinoğlu gibi tavuk üreticileri veya pişirmemiz için tarihi geçmiş gıdalar olabilir.
Nebiha Deprem
Şopengazi Bakımevi Kurucu ve Yöneticisi