Medeni usul hukuku, özel hukuk yargılama usulünü konu alan hukuk dalıdır. Çekişmeli ve çekişmesiz yargı şeklinde ikiye ayrılmaktadır.
Usul, Arapça kökenli bir sözcük olup anlamı ” belli bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol” anlamına gelir. Medeni sözcüğü ise özel hukuk anlamında kullanılmaktadır. Usul hukuku, bağımsız bir hukuk dalıdır. Usul hukuku, kişilerin haklarını, yükümlülüklerini vb. göstermez. Sadece bu haklar veya yükümlülükler saldırıya uğradığı zaman başvuru üzerine sürecin nasıl işleyeceğini düzenler. Örneğin bir davanın nasıl açılacağı, hukuki koruma tedbirlerinin nasıl isteneceği, bir mahkemeye nasıl başvurulacağını düzenler. Ancak hukuk mahkemelerinden verilen bir hükmün nasıl yerine getirileceğini usul hukuku düzenlemez. Bu durum takip hukukunun konusuna girer. En temel ve önemli aracı, maddi hukuktan doğan hakların korunması, saptanması ve gerçekleştirilmesine hizmet etmektir.
Medeni usul (yargılama) hukuku, Türk hukuk eğitimi sisteminde İcra ve İflas Hukuku ile aynı ana bilim dalında yer alır. Genel olarak mahkemelerde görülen yargılama ve işlerin ne şekilde yürütüleceğini konu alan medeni usul hukukuna esas olarak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kaynaklık eder. HMK’dan önce 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 1927 yılından beri birçok değişikliğe uğrayarak yürürlükte kalmıştı.
Hukuk muhakemeleri usulu kanunu (humk) İsviçre 1927 yılında alınmıştır.
Ceza muhakemeleri usulu kanunu (cmuk) Almanya 1929 yılında yürürlüğe girmiştir.