Sosyal bilimciler arasında sık sık dile getirilen tartışmalardan birisi istatistik ve diğer sayısal yöntemlerin sosyal bilimlerdeki yeridir. Bazı sosyal bilimciler sayısal yöntemlerin sosyal bilimlerde yeri olmadığını düşünür ve sayısal yöntemleri kullanan çalışmaları küçümser. Büyük ihtimalle sosyal bilimler var olduğu sürece devam edecek bu çatışma kimi zaman insanı rahatsız etse de aslında biz bilim insanlarının korktuğu kadar da ciddi bir tartışma değildir aslında. Neticede sosyal bilimlerde elde edilen sonuçların tartışmaya ve yoruma açık olması kadar milimetrik hassasiyete sahip olmak zorunda olmayışları da nicel yöntemleri tercih edenler ile nitel yöntemleri tercih edenler arasındaki atışmanın çok da hayati olmadığını gösterir.
Oysa biyoloji ve tıp alanında istatistik analizin rolü tartışmaya çok daha az açıktır. Özellikle bulguların hayat kurtaran bir ilaç ya da prosedürün onaylanması ile rafa kadırılması arasındaki kadar önemli rol oynadığı bir alanda çalışmaların kesinlik, hassaslık, ve tekrarlanabilirlik açısından kusursuz olması gereklidir. Bir başka deyişle sosyal bilimlerde bilimsellik kriterlerini gevşetmeyi kadırabiliriz biraz ama tıp ve ilintili alanlarda bilimsel yöntemin gereklerini harfi harfine yerine getirmek şarttır.
Buraya kadar biyoistatistik konusunda bir şey söylemedik. Sonuçta bilimsel yöntem ille de en karmaşık analiz yöntemini kullanmak gerektiği anlamına gelmez. Aslına bakarsanız aynı sonuca, aynı kesinlikle ulaşmamızı sağlayan iki yöntem var ise basit olan yöntemi tercih etmek her zaman daha akıllıca ve güvenlidir. Ancak günümüzde modern araştırmacının önüne çıkan sorun şu ki araştırma konuları karmaşıklaştıkça araştırmadan elde edilen verilerin anlamlandırılabilmesi için gereken yöntemler de karmaşıklaşıyor. Birbiriyle ilintili pek çok faktörün rol oynadığı bir araştırmada basit karşılaştırmalar yetersiz kalıyor ve çok değişkenli analiz yöntemleri devreye girmek durumunda kalıyor. Kısacası araştırmalar karmaşık ve çok katmanlı hale geldikçe analiz yöntemleri de karmaşık hale geliyor.
Bugün istatistik doktora seviyesinde eğitimi verilen bir akademik alan. Bunun ima ettiği gerçek şu: En gelişmiş istatistik yöntemlerine hakim olmak ve layığıyla kullanabilmek için senelerce veri analizi üstünde çalışmış olmak gerek. Peki zaten en zor ve uzun eğitimlerden birisi olan tıp eğitiminin ne kadarı veri analizine adanabilir? Tıp doktorlarından en gelişmiş sayısal yöntemlere hakim olmalarını bekleyebilir miyiz? Elbette hayır. Peki o halde makale yazan hekimlerin ortalama ve kimi zaman ihtiyaçlarına cevap dahi vermeyen yöntemleri kullanmak zorunda kalmalarını normal mi karşılayacağız? Ona da hayır. Peki o zaman ne yapacağız? Doktorların akademik çalışmalarında istatistik ve analiz yöntemleri konusunda uzman kişiler ile işbirliği yapmalarını cesaretlendireceğiz. Bu elbette Dataist gibi veri analizi ve danışmanlık hizmeti veren şirketler ile kısıtlı değil. Hatta bence ilk olarak co-author olarak beraber makale yazma sürecine girmeleri gerek. Bunun için de doktorların ve istatistikçilerin iletişimin arttıracak kurumsal önlemler alınabilir.
Günümüzde fakülte yapıları ve kurumsal atalet disiplinlerarası çalışmaların yeeri kadar sık ve başarılı şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanımıyor. İşte bu yüzden pek çok ülkede disiplinlerarası kaynaşma melez bölümler kurulmak suretiyle gerçekleştiriliyor. Biyoistatistik de bu melezlerden birisi. Amerika Birleşik Devletlerinde genellikle halk sağlığı fakültelerinin bünyesinde yer alan Bioistatistik bölümleri tıp, halk sağlığı, ve istatistiğin birleştiği bir nokta, bir alan yaratmaya yönlik olarak faaliyet gösteriyor. Bu bölümlerde eğitim alan öğrenciler sayısal yöntemler konusunda en iyi eğitimi alırken üzerinde çalışacakları verinin nereden geldiğini ve önemini de kavrayacakları kadar tıp bilgisi de ediniyorlar.
Biyoistatistik bölümlerinin istatistik kadar tıp bilgisi de vermesinin önemli bir sonucu da bu alanda kendini yetiştiren uzmanların tıbbi bir çalışma üzerinde çalışırken en doğru yöntemi seçmelerini kolaylaştırması. Tıp bilgisi yeteri kadar iyi olan biyoistatistikçiler tıp faaliyetleri ve araştırmaları sırasında üretilen veriyi yaratıcı şekilde test edecek yeni metotlar geliştirme konusunda da avantajlı oluyorlar.
Biyoistatistik, sonuçların son derece hayati olduğu bir faaliyet alanında kesinlik ve doğruluğuna güvenilecek bulgular elde edilmesine yardımcı oluyor.