Guillain-Barre Sendromu (GBS) ilerleyici kas zayıflığı veya felciyle seyreden akut bir hastalıktır. Vücudun bağışıklık sisteminin kendi sinir sistemine saldırıp sinir kılıfını (miyelin kılıfı) zedeleyerek iltihaplanmaya yol açtığı otoimmün bozukluktur. Bu hasar miyelinsizleşmeye neden alarak sinir iletilerini yavaşlatır veya durdurur. Kaslara giden sinir iletilerinin bozulması; kas zayıflığı, felç, spazmlar, duyu kaybı, karıncalanma, iğne ve çivi batma hissi ve/veya hassasiyet gibi yakınmalara yol açabilir.
Hastalar soluk alıp vermede zorlanacak kadar güçsüzleşebilir, kalp atımları anormalleşebilir. GBS oldukça seyerek görülmekte, ancak her yaşta herkesi etkileyebilmektdir. Kendiliğinden iyileşen ve çoğu hastanın kaybolmuş sinir ve kas fonksiyonlarının büyük bir bölümüne yeniden kavuştuğu olağandışı bir nöropatidir. GBS’nin nedeni ve niçin bir kişiyi etkileyip diğerini etkilemediği tam olarak anlaşılmamıştır. Otoimmün süreç ya kendiliğinden oluşur veya belli bir hastalık sonucu tetiklenmiş olabilir. HIV enfeksiyonu dahil çeşitli viral ve bakteriyel enfeksiyonlar lupus (SLE) , Hodgkin Lenfoması ve başka kötü huylu hastalıklar gibi kronik hastalığı olanlarda ve yakın zamanda kuduz veya domuz gribine karşı aşılanmış olanlarda da GBS oluştuğu görülmüştür.
Belirtiler:
Genellikle bacaklarda başlayan bir zayıflığa ve bunu takiben hızla, birkaç gün içinde , kollara ve bazen solunumu önleyecek şekilde göğüs kaslarına sıçrayan bir zayıflığa neden olur. Ayrıca ağrı ve karıncalanma hissine de sebeb olabilir. Belirtiler ılımlı ve şiddetli olabilir. Kas felci yaşamı tehdit eder düzeye erişebilir.
Tedavi:
GBS genellikle kendi kendine geçer. Olguların çoğunda bulgular stabilize olacak ve daha sonra haftalar veya aylar içinde düzelebilecektir. Ancak hastaların %30 kadarı 3 yıl sonra bile kendilerini güçsüz hissedebilirler. Tedavinin hedefleri hastalık belirtilerini şiddet derecesini azaltmaya, iyileşmeyi hızlandırmaya, komlikasyonları engellemek ve/veya en alt düzeye indirmeye yardımcı olmaya çalışmaktır. Birçok hastanın dikkatli izlem ve destekleyici bakım için hastaneye yatması gerekebilir.
Bulgular şiddetli ise hastanın solumak için cihaza ihtiyacı olabilir. Hastalığın erken evresinde, hastalığın şiddet derecesini azaltmak ve toparlanmayı hızlandırmak için bazen iki yaklaşım kullanılır. Her iki yaklaşım da miyelin kılıfına saldıran antikorların etkinliğini azaltmayı amaçlar. Plazmaferezin ( hastadan kan alınması, otoimmün bozuklukta rol alabilen antikorları içeren sıvı plazmayı süzme ve sonrasında kırmızı ve beyaz kan hücreleri hastaya iade etme işlemi ) etkili olduğu kanıtlanmıştır. Hasar veren antikorların aktivitesini bloke etmek için bazı hastalara uygulanan immunglobulin enjeksiyonlarının da yararlı olduğu görülmüştür. Hastaların çoğuna kas gücünün yeniden kazandırılmasına yardımcı olmak için fizik tedavi önerilir.