Sinüzit

0
75

Burun, alın, şakak ve göz çevresindeki içi hava dolu boşluklara, sinüs denir. Sinüslerin büyüklüğü değişiktir ve sayıları yaklaşık 15-20 civarındadır. Bu sinüsler, kanallarla buruna açılırlar. Bu kanalların içinden burun mukozası geçer. Bu mukozanın ürettiği salgı burun içine gelir ve solunum yollarının ısıtılmasını ve nemli kalmasını sağlar. Bu mukoza iltihaplanırsa, sinüzit oluşur. Kronik ve akut olmak üzere iki tip sinüzit vardır.

Sinüzit Kimlerde Ve Nasıl Ortaya Çıkar?

Bazı insanlar, sinüzit hastalığı için daha fazla risk altındadır. Bu hastalığa karşı daha duyarlı bir bünyeleri vardır. Örneğin nefes almasını zorlaştıracak bir sorunu olanlar, burnun içindeki yapının eğri olması ya da burun kemiğinin kırık olması mukus akışını engeller ve sinüzite karşı hastayı daha hassas hale getirir. Nezle gibi soğuk algınlığına yakalananlarda ve alerjisi olanlarda da aynı şekilde sorun ortaya çıkar. Ayrıca mukoza şişer ve sinüs kanalları kapanır. Eğer nezle, bir kişide bir haftadan daha fazla sürüyorsa büyük ihtimalle bu sinüzittir.

Bunların dışında, sigara ve alkol kullananlarda ve bazı enfeksiyonlara çok yakalananlarda vücut direnci düşeceğinden hastalığa yakalanma riski artar.

Sinüzit Belirtileri:

Sinüzitte yüzde, gözde ve başta ağrı vardır. Baş ağrısı zonklayıcı şekildedir. Öksürürken, ağır bir şey kaldırırken ya da eğilirken bu ağrılar artar. Bunun sebebi, bu hareketler esnasında sinüs içindeki basıncın artmasıdır. Ağrıyan yere baskı yapıldığında, duyarlılığın arttığı görülür. Bu ağrılar, özellikle akut sinüzitte şiddetlidir.
Sinüzitli kişilerde görülen bir diğer belirti, burun akıntısıdır. Bu genelde tek taraflıdır ve akıntı sarı-yeşilimsi bir renktedir. Uzun süren ya da zaman zaman ortaya çıkan burun akıntısı, iltihaplıdır ve solunum yollarında yayılırsa öksürük ve bronşite neden olabilir. Bazı hastalarda ses kısıklığı yapar. Boğaz ağrısı, yeterince koku alamama ve hatta diş ağrısı hastanın şikayetleri arasındadır.

Bunların dışında hasta, çok yorgundur. Hiç bir şey yapmak istemez. Ateşi biraz yükselmiştir. Çocuklarda da aynı belirtiler görülür fakat hastalık biraz daha hafif seyreder. Bulantı ve kusma da çocuklarda ortaya çıkabilir.

Ayrıca sinüzitin meydana getirdiği bazı yan etkiler vardır. Hastanın genel sağlık durumu bozulabilir. Çift görme, göz ve alın bölgesinde ağrı yapan şişlikler oluşabilir. Mutlaka tedavi edilmelidir.

Sinüzit Tanısı Nasıl Konur?

Bunun için öncelikle, bir Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurmanız gereklidir. Öncelikle sizin şikayetleriniz dinlenecektir. Yapılan muayene ve doktorunuzun size sorduğu sorular hastalığın tanısını koymaya yardımcı olacaktır. Başınızın ne zaman ve ne kadar sıklıkla ağrıdığını, burun akıntınızın rengini öğrenmek isteyecektir. Burun tıkanıklığı ya da görme bozukluğu gibi bulguların varlığını öğrenmek için burnunuzu, ağzınızı, boğazınızı ve kulağınızı muayene edecektir. Gerekirse sizden sinüslerinizi incelemek için röntgen filmi çekimi isteyebilir. Bunlar akut sinüzitin tanısında kullanılır. Kronik sinüzitte ise sinüsler için bilgisayarlı tomografi gerekebilir. Ayrıca endoskopi yardımıyla burnunuzu incelemesi gerekir.

Sinüzit Tedavisi:

Komplikasyon yapmamış akut sinüzitlerde ilaç tedavisi çoğu kez yeterli olur. Burun içindeki akıntıdan kültür yapılabiliyorsa uygun antibiyotik verilir. Kültür yapılamıyorsa ki çoğu zaman yapılamaz, o zamanda geniş spektrumlu bir antibiyotik kullanılabilir. Antibiyotik yanında lokal ve sistemik ödem çözücüler ve anti alerjik ilaçlar kullanılmalıdır. Bu tedavi doktorun önerdiği dozlarda ve doktor kontrolünde kullanılmalıdır. İlaçların kullanılma süresini doktor tayin etmelidir bazen 2-3 haftaya kadar uzayan tedavi gerekebilir.

Sinüzite zemin hazırlayan anatomik bir bozukluk varsa ( septum deviyasyonu gibi ) veya burun içini tıkayan polipoid yapılar varsa onların cerrahi yolla temizlenmesi gerekebilir. Akut sinüzitte çok nadir olarak yapılma ihtiyacı ortaya çıkan sinüs cerrahileri kronik sinüzitlerde daha sık olarak yapılmaktadır. Sinüs ameliyatları artık endoskop yardımı ile burun içinden girilerek yapıldığı için eskisi kadar korkutucu değildir ve kişinin işinden uzun müddet ayrı kalmasını gerektirmemektedir.