Spor Hekimliği ve Tarihçesi

0
53

Spor hekimliği, her düzeyde egzersiz ve fiziksel aktiviteye katılıma bağlı olarak ortaya çıkan yaralanmalar ve rahatsızlıkların tanısı, tedavisi, önlenmesi ve rahabilitasyonu ile uğraşan, fiziksel olarak aktif bir yaşam biçimini topluma benimsetmeye çalışarak halk sağlığını korumaya çalışan multidisipliner bir akademik ve klinik tıpta uzmanlık (bazı ülkelerde yan dal uzmanlığı) alanıdır.

Spor hekimliği hem koruyucu hem de tedavi edici hekimlik uygulamalarını içine alan multidisipliner bir uzmanlık dalıdır ve Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ne göre spor hekimliği dalında uzmanlık almış hekimler tarafından uygulanır. Spor hekimliği egzersiz fizyolojisi ve biyokimyası, spor travmatolojisi, sportif rehabilitasyon ve iç hastalıkları gibi konulara odaklaşmakla birlikte sporcuların ve rekreaktif amaçlı spor yapanların, düzenli statik ve dinamik muayenelerini yapma, performanslarını ölçme ve izleme, spor yaralanmalarının oluş mekanizmalarını saptama ve yaralanma insidansını düşürme, antrenmanların sporculara daha yararlı olmasını sağlama ve yaralanan sporcuları en kısa zamanda eski performans düzeylerine getirme hizmetleri vermektedir. Ayrıca obezite, koroner kalp hastalıkları, osteoporoz, diyabet ve astım gibi birçok kronik hastalığın önlemesine ve/veya tedavisine yönelik egzersiz reçeteleri ve uygulamaları da Spor Hekimliğinin hizmet alanları içerisinde yer almaktadır.

Tarihçesi:

Hipokrat’ın öğretmenlerinden birisi olan Herodikus’un tedavi edici egzersizlerden bahsettiği bilinmektedir. Hipokrat’ın antik olimpiyat oyunlarına katılan sporcuların güçlenmesinde peynir yemelerine yönelik önerileri de beslenme ve performans ilişkisinin gözlemlendiğini düşündürmektedir. Şüphesiz peynirin protein içerdiğinin bilinmediği o dönemde bu önemli bir gözlemdir.

Bu dönemde pek iyi tanınmayan bir başka isim daha bulunmaktadır; Susruta (MÖ 600). Susruta, Miken uygarlığı henüz gelişmeden bugünkü Hindistanda yaşamıştır ve hareketin sağlığın korunmasındaki öneminden bahseden ilk önemli isimlerdendir.

Antik Yunan’da, antrenman yapan sporculara günümüz antrenman bilgisindeki “periyodizasyon” benzeri programlı çalışmaların (tetrad) yaptırıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Krallığında yaşayan ve gladyatörlerin doktoru olarak atanan Galen’in ilk spor hekimi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Galen, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, iyi bir eğitim almış ve Anadolu’yu dolaşarak hastalıkların iyileştirilmesinde ve yara bakımında bitkisel ilaçlar hakkında bilgiler toplamış ve uygulamıştır. Daha sonra Roma’ya gitmiş ve bu kez sedanter yaşayan Romalıları gözleyerek ortaya çıkan hastalıklardan bahsetmiştir. Özellikle, sedanter yaşayanlar için bir çeşit tedavi yaklaşımı içeren, küçük sağlık topuyla egzersizler hakkındaki yazıları spor hekimliğinin günümüzdeki önemli uygulamalarından olan kronik hastalıklardan korunmanın ilk uygulamalarından kabul edilebilir.

Tıbbın üç temel direğinden birisi olarak kabul edilen İbn-İ Sina (Avicenna) 4 ciltlik büyük eseri olan El-Kanun Fit Tıb adlı çalışmasında sağlığın korunmasıyla (hijyen) ilgili bölümlerde egzersizlerin önemine işaret etmektedir.

Batı dünyasının iyi bildiği ve eserleriyle, yazılarıyla günümüze ulaşan bu değerli bilim adamlarının dışında, Doğu kültürlerinin de, spor ve tababet açısından önemli olan ve bugün de uygulanan yöntemleri bulunmaktadır. Örneğin, günümüzde batıda da ilgi çeken, Tai-Chi Yuan özellikle Çin’de günlük yaşamın bir parçası olarak uygulanmaktadır ve çeşitli hastalıklardan korunmada önemli katkılarının olduğu bilimsel çalışmalarla saptanmıştır. İsimleri daha az bilinmekle beraber, günümüzde sporcuların performanslarına katkı sağlayan veya genel olarak sağlığın korunmasında egzersizlerin önemini ele alan çalışmalara zemin oluşturan araştırmalar yapan, yöntemler geliştiren Hieronymus Mercuriale (1530-1606), Bernardino Ramazzini (1633-1714), August Bier (1861-1949) ve Arlie V. Bock (1888-1984) gibi birçok araştırıcının da bulunduğunu unutmamak gerekir.

Geçtiğimiz yüzyılın başında, spor hekimliğinin kurumlaşmasına ilişkin ilk hareket 1911 yılında Almanya’da Dresden’de bir “birim” kurulmasıyla başlamıştır. Almanya’nın paramiliter genç kuşağının sportif etkinliklere daha yoğun biçimde katılmasıyla ortaya çıkan ihtiyaca cevap verecek nitelikteki bu çalışmayı 1912 yılında Oberhof’ta düzenlenen ilk bilimsel kongre (Fiziksel Egzersizler ve Spor’un Bilimsel Olarak Araştırılması Kongresi) izlemiştir. Spor hekimi (sportarzt) terimi ilk kez Almanya’da 1913 yılında Dr. A. Mallwitz tarafından kullanılmıştır. Spor hekimliğinde kurulan ilk ulusal derneklerden birisinin Hollanda da olduğunu (1921), ve İsviçre’nin bunu 1922 yılında izlediğini görmekteyiz. 1924 yılında ise Fransız Spor Hekimliği Derneği bu alandaki ilk derginin basılmasına öncülük etmiştir. En eski ulusal spor hekimliği yapılanmalarından birisi de 1929 yılında kurulan İtalyan Spor Hekimliği Federasyonu’dur. 1928 yılında İsviçre’in St. Moritz kentinde düzenlenen 2.Kış Olimpiyat Oyunları sırasında 11 ülkeden 33 hekim Uluslar arası Spor Hekimliği Birliğini (Association International Medico Sportive-AIMS) kurmuşlardır ve bu örgüt 1934 yılında Uluslar arası Spor Hekimliği Federasyonu (FIMS) adını almıştır. FIMS başlangıçta daha çok Avrupa ülkelerinin temsilcilerinden oluşmaktaydı. Daha sonra Uluslar arası Olimpiyat Komitesi (IOC) FIMS’i “sporcuların tıbbi bakımlarında ve spor ve egzersizlerin tıbbi ve biyolojik etkilerinin araştırılmasında” yetkili bir kuruluş olarak tanımıştır. Bu gelişmelerin ardından FIMS Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve 1960 yılında da Uluslar arası Spor ve Beden Eğitimi Konseyi (International Council of Sports and Physical Education-ICSPE) tarafından tanınmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında spor hekimliğindeki kurumlaşmalardan birisi, Avrupa’daki gelişmeleri yakından izleyen Amerikan akademik çevrelerinin Amerikan Spor Hekimliği Koleji’ni kurmalarıdır (1954).

Ulusal ölçekteki yapılanmalar gözden geçirildiğinde Polonya’nın 1937 yılında düzenlenen ilk ulusal kongrelerinde dernekleştiği ve Finlandiya’da 1939 yılında spor hekimliği derneği kurulduğu anlaşılmaktadır. 1945 yılında Çekoslavakya’da dünyanın en eski üniversitelerinden Prag’daki Charles Üniversitesinde Dr.Jiri Kral tarafından ilk akademik yapılanma olan spor hekimliği enstitüsü kurulmuş bulunmaktadır. Aslında çok yıllar önce J.E.Purkyne (1850) tarafından bedensel çalışmanın insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri aynı üniversitede çalışılmıştır. Yine aynı çatı altında kardiyak ritmin telemetrik olarak ilk kez izlenmesi ve spor esnasındaki kardiyolojik gözlemler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar, spor hekimliğindeki bir orta Avrupa geleneğini göstermektedir.

1958 yılında, İtalya’nın Milano kentinde, Prof.Margaria tarafından spor hekimliği uzmanlığı veren bir enstitü kurulmuştur. Margaria egzersiz fizyolojisinin önemli isimlerinden olup kendi adıyla anılan bir test geliştirmiştir. İtalya spor hekimliğinin en güçlü temsilcilerinden olup 1950 yılında spora katılım öncesi lisans muayenesini yasal olarak sağlık sistemi içerisine yerleştirmiştir. Tarama niteliğindeki bu muayeneler katılınan spor dalına özgü olarak değişiklikler gösterebilmektedir. 1982’de yarışma sporlarına, 1983’te yarışma dışı aktivitelere, 1993’te engelliler spor müsabakalarına ve 1995’te profesyonel spor dallarına katılım için gerekli sağlık kriterleri belirlenmiştir. Örnek olarak; yarışma sporlarına katılacak olanlardan detaylı bir sağlık öyküsü alınmaktadır, fizik muayeneleri yapılmaktadır, idrar ve kan analizlerinin dışında dinlenik ve eforlu elektrokardiyografileri çekilmektedir, solunum fonksiyon testleri yapılmaktadır.