Kronik Böbrek Yetmezliği (KBY), akut böbrek yetmezliğinin aksine, genellikle böbrek nefronları yavaş yavaş hasara uğradıkça birkaç yıldan sonra ortaya çıkar. Kronik böbrek yetmezliği oldukça sinsi bir hastalıktır, çünkü ilk aşamalarda belirtilerin ortaya çıkması nadirdir. Olayların birçoğunda, böbrek fonksiyonu normal olarak kabul edilen %25 in altına düşene kadar hiçbir belirti görülemez. Birçok hastalık KBY sürecini başlatır. Bunlardan en yaygın olanı değişik biçimlerde görülen glomerülnefrittir. Polikistik böbrek hastalığı, hipertansiyon, pyelonefrit, vesikoüreteral reflü ( idrarın mesaneden üretere geçişi ) ve analjeziklerin ağrı kesicilerin kullanımı diğer nedenler arasındadır. ABD’de en son aşamadaki böbrek hastalığının tek ve en yaygın olan nedeni şeker hastalığıdır. Nedeni ne olursa olsun KBY, normal olarak çalışan böbrek tarafından idrara atılacak olan artıkların kanda birikmesi ile sonuçlanır. Kronik böbrek yetmezliği olanlarda üremi vardır. Bu terim kandaki artıkları tanımlamak için değil, aynı zamanda zayıflayan metabolik ve endokrin fonksiyonların kaynağını tanımlamak için de kullanılır. KBY ortaya çıktığı zaman vücutta etkilenmeyen çok az sistem vardır. Çok sık olarak görülen sıvı retansiyonu (vücutta sıvı alıkonulması) konjestif kalp yetmezliğine neden olabilir. Ortaya çıkabilecek olan diğer sorunlar ise; kemiklerin kırılmaya karşı hassasiyet kazanacak şekilde zayıflaması; anemi, midede ülser, hamile kadınlarda düşük ve cildin renginde değişikliklerdir. Merkezi sinir sistemi de zarar görebilir. Etkilenen şahıs bir konuya yoğunlaşmada veya anımsamada ani zorluklarla karşılaşabilir ve kol ve bacak kasları ve sinirleri ile ilgili sorunlar yaşayabilir.
Belirtiler:
Kronik böbrek yetmezliğinin ilk belirtisi “Polidipsi”(çok su içme) ” Poliüri”(çok idrar çıkarma) “noktüri”(gece idrara çıkma) biçiminde olabilir. Halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, iştahsızlık, özellikle sabah saatlerinde ortaya çıkan mide bulantısı, kusma, uykusuzluk, hafif bir nefes darlığı, ağızda kötü bir tat, inatçı hıçkırıklar, solukluk, göz fırlaklığı (egzoftalmi), görme ve bilinç bozuklukları gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinin kendisi, kalp yetmezliği yaratan bir etken olmamakla birlikte, kby vakalarında hipertansiyon ve kalp yetmezliğine oldukça sık rastlanmaktadır. Hastalarda ödem gelişebilmektedir. Bunun nedeni daha çok kalp yetmezliği ya da kan proteinlerinin azalmasıdır (hipoproteinemi) ya da her ikisidir. Kalp yetmezliğine bağlı olarak akciğerlerde ödem gelişmekte, bu da nefes darlığına (dipne) neden olabilmektedir. KBYnin bir döneminde kesinlikle yüksek tansiyon gelişir. Böbrek yetmezliğinin ağırlaşmasıyla birlikte, vücutta daha fazla tuz tutuluyor olması yüksek tansiyonu yaratan asıl etkendir. KBYde anemi (alyuvarlarda sayıca azalma) hemen hemen kuraldır. Aneminin ağırlık derecesi ise kanda biriken üre ile doğru orantılıdır. Üremik hastalarda (kanda aşırı miktarda üre biriken) , KBYnin seyri sırasında kanda pıhtılaşma bozuklukları da gelişmekte ve bu hastaların kanamaya eğilimleri artmaktadır. KBY hastalarında üremi geliştikçe, burun kanamalarına, deri dokusu içine kanamalara (deride kendiliğinden oluşan morartılar biçiminde belirirler) daha sık rastlanmaktadır. Yapılan incelemelerde bu hastaların kanama ve pıhtılaşma zamanlarının normal olduğu görülmüştür. Bu bulguya göre hastalardaki kanama eğiliminin asıl sorumlusunun kılcal damarlardaki bozukluklar olduğu düşünülmektedir. İştahsızlık, sabah bulantıları, kusma, ağız içi, mide ve bağırsak ülserleri özellikle kanlı ishaller üreminin ciddi boyutlara ulaşmış olduğu hastalarda sık rastlanan belirtilerdir. Ağız içi ülserlerinin ağızda kötü bir tat bırakmasının sebebi, buralara ulaşmış olan ürenin amonyağa parçalanıp bu amonyağın da dokuları bozmasıdır. Bulantı ve kusmanın, vücudun sıvı-asit-sodyum dengesinin düzeltilmesiyle gerçekleşir. Kronik böbrek yetmezliğinde, deri dokusuna kalsiyum birikmekte, bu durum ise şiddetli kaşıntılara neden olmaktadır. Kalsiyumun deride birikmesinin sebebi kronik böbrek yetmezliğinde gelişen parathormon fazlalığıdır. Bu gibi vakalarda günlük banyolara, bazen kaşıntının azalmasını sağlayabilmektedir.
Tedavi:
Öncelikle bozukluğu arttıran nedenler ortadan kaldırılmalı, elektrolit ve su dengesi bozuklukları düzeltilmeli, beslenme düzeni ayarlanmalı, belirtileri azaltacak ilaç tedavisi düzenlenmelidir. Kronik böbrek yetersizliği önceden çok sık olarak ölüme yol açmaktaydı. Ancak günümüzde çok etkin bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Bu nedenle son dönem böbrek yetmezliğinden korkmamak ama bu hastalığa karşı bilinçli olmak gerekir. Son dönem böbrek yetmezliği ortaya çıktığında sadece ilaç kullanarak hastayı tedavi etmek mümkün olmaz. Burada böbreğin görevlerini üstlenecek başka tedavi yöntemleri gereklidir. Bu yöntemler böbrek nakli ve diyalizdir.