Alerji; vücudumuzun bağışıklık sisteminin kendisinden olmayan şeylere karşı gösterdiği aşırı tepki olarak tarif edilebilir. Bu tanımda iki önemli nokta var. Birincisi; vücudumuzun bir parçası ya da yapıtaşı olmayan, ancak bir şekilde vücudumuzla ilişki kuran temasa geçen faktörler. Örneğin; yiyecekler, polenler, böcek ısırıkları, ilaçlar, hayvanlar gibi… İnsan vücudunun dış dünyayla ilişki kuran sistemleri örneğin cildimiz, mide bağırsak sistemimiz ya da solunum sistemimiz ortamda olup biten şeylere karşı tepkisiz kalmaz. Kendisini korumaya savunmaya yönelik tepkiler verir. İkinci önemli nokta ise bu tepkinin bazı insanlarda aşırı olduğudur.
Vücudumuza yabancı bir cisim girdiği zaman vücudumuz o yabancı cismin girişini önlemeye yönelik birtakım mekanizmaları devreye sokar. Bu durumdan çoğu insanın haberi olmaz ve farkında olmadan atlatılır. Fakat bazen bu mekanizmalar normalden çok daha fazla ve alevli bir şekilde devreye girince kişiye yarardan çok zarar verir. Örneğin tozlu bir ortamda burun etleri şişerek tozun vücuda girmesini engellerAlerjiye yatkın insanlar ‘atopik’ olarak adlandırılır. Atopi bir hastalık değildir, ancak kalıtsal bir özelliktir. Aynı zamanda aileseldir. Aynı ailenin diğer bireyleri de benzer özellikler taşır. Atopik insanlarda alerjik bir hastalık gelişme riski yüksektir. Ebeveynlerin bir tanesinde alerjik bir hastalık varsa, doğacak bebekte diğer bebeklerden 2-3 kat daha fazla alerjik bir hastalık gelişme riski vardır. Ebeveynlerin her ikisinde de alerjik bir hastalık olması durumunda ise bu risk 7-8 kata kadar çıkmaktadır.
Alerjiye neden olan maddelere alerjen denir. Alerjiye yatkınlık genellikle genetiktir. Açık ve sarı tenlilerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde yaşayanlarda, deniz kenarı veya nemli ortamlarda bulunanlarda daha çok rastlanır. Bu alerjenler, basit toz ve polenlerden güneşe kadar etken olabilir. Bunun yanı sıra alınan gıdalar, boya ve kimyasal maddeler de azımsanmayacak derecede kişilerde alerji bulgularına neden olabilir. Bu arada alerji bulgularına ağırlıklı olarak çocuklarda rastlanır. Çocuklar için özellikle süt ve çikolata en sık iki gıda etkenidir.
Alerji şikayetlerine, kapalı ortamların havasında bulunan partiküller (alerjenler) neden olur. Bu alerjenler; aynı zamanda alerjik astım ve rinit gibi kronik problemlerin alevlenmesine neden olur. Alerji problemleri yaşayanların; neye karşı hassas olduklarını ve bunlardan korunma yollarını bilmeleri, günlük yaşamlarını büyük ölçüde rahatlatacaktır. Kişilerin ilk önce hayat standartlarını mutlak surette değiştirmeleri, tozlu, kapalı, nemli ve sigaralı ortamlardan uzak durmaları gerekmektedir.
Hamam böcekleri ve kemirgenler, günümüzde daha nadir olarak kapalı ortamlarda alerjiye neden olabilen etkenlerdir. Bunlardan kurtulmak için yerlere dökülen yiyecek kırıntıları düzenli olarak temizlenmeli, çöpler çok biriktirilmeden sık sık atılmalı. Bulaşıklar bekletilmeden yıkanmalı ya da bulaşık makinesine kaldırılmalı. Yiyecekler ağzı sıkı kapanan kaplarda korunmalı, buzdolabı ve fırın gibi aletlerin altları düzenli aralarla temizlenmeli. Böceklerin girebilecekleri duvarlardaki ve pencere kenarındaki çatlaklar ile delikler onarılmalı.
Kış aylarında yakılan sobalarda evin havasını kirletir. Odun, kömür tozları ve sobadan çıkan gazlar, hassas kişilerde şikayetlerin artmasına neden olabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar; alerjik solunum yolu hastalıklarındaki artış ile hava kirliliğindeki artışın ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle sanayi bölgeleri ile iç içe olan yerleşim yerlerinde ve kaloriferlerin yakıldığı kış aylarında bu tür problemler daha sık görülür.
Alerjik solunum yolu hastalığı olan bireyler hava kirliliğindeki değişikliklerden etkilenir; Hastalıkları alevlenir, şikayetleri artar. Ev içinde kullanılan nemlendiricilerin ve klimaların rutin temizlik ve bakımları aksatılmamalıdır. Çünkü nemlendiricilerde mantar ve küfler kolay ürerler.
Alerjenlerin çoğu organik kökenli maddelerdir ve normalde zararsız olan, her gün karşılaştığımız, temas ettiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz şeylerdir. Alerjenleri şu şekilde belirtebiliriz:
– Yumurta, süt, fındık, fıstık, deniz ürünleri, baharatlı besinler,
– Çeşitli içecekler,
– Lastik, kauçuk tarzı maddeler,
– Kedi, köpek, kuş tarzı hayvanlar,
– Kolye, küpe tarzı takılar,
– Tozlar, küfler, polenler,
– Aspirin, penisilin tarzı ilaçlar.
Bahar Döneminde Alerjik Faktörlere Dikkat !
Dönemsel alerjilerin en sık görülen şekli bahar alerjileridir. Bazı insanlar için bahar mevsimi hapşırık, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, gözlerde sulanma batma veya nefes darlığı, göğüste ötme ve hırıltı anlamına gelir. Bahar mevsiminde havaya yoğun bir şekilde bitki polenleri karışır. Çiçekli bitkilerin üremek için kullandıkları irili ufaklı toz şeklindeki polenler, rüzgar ve böcekler yardımıyla bir bitkiden diğerine taşınır. Bu polenler özellikle hassas insanlar için son derece alerjiktir.
Erken bahar döneminde çiçek açan ağaçların polenleri havaya yoğun bir şekilde karışır. Polenlerinin alerjiye neden olduğu iyi bilinen ağaçlar arasında zeytin, kavak, çınar, çam, kızıl ağaç sayılabiliriz.
Bahar Nezlesine Dikkat !
Polenler havaya karıştıkları için insan vücudunda en çok gözler ve solunum sistemi etkilenir. Burundan akciğerlerin en ücra köşelerine kadar solunum sisteminin her kısmı alerjiden etkilenebilir. Bu problem kendisini en sık bahar nezlesi, bazen de astım şeklinde gösterir.